"Rengin Peşinde: Bir Usta Nasıl Yetişir?"
Maraşlı Ali Usta'nın hikayesi bu. Gariban bir ailenin çocuğuydu, çalışması gerekiyordu, okuyamadı. Genç yaşta, boyacılık işine girdi, fakat sıradan bir işçi olmayı reddetti. Sanayi de boyacı olarak çalışmaya başladı; araç boyama işinde ustalaştı. İstanbul’da Ferrari'nin boyacı ustası aradığını duyunca kendisine “Ali Usta bu iş tam sana göre,” dedi.
Ferrari servisinde bir ay deneme süresi verdiler ona. Teklifi kabul ederken, "Ben para konuşmam, maaşı siz belirleyin," demişti. Bu tevazusu ve yeteneği, onu hızla Ferrari de bir marka haline getirdi. Ferrari'nin el değiştirmesiyle o iş sona erdi ama bu hikaye Ali Usta’yı daha büyük bir adım atmaya itti; kendi dükkanını açtı.
Ali Usta’nın dükkanına ilk girdiğimde anladım; renklerle uğraşan insanların başka bir derinliğe sahip olduklarını. Duygularını her tona, her gölgeye aktarırlar. Renkleri hissetmek, onları en küçük detayına kadar görebilmek, farklı bir sabır ve incelik gerektirir. Tıpkı Ali Usta gibi, renkleri yalnızca görmekle kalmaz, onlarla yaşarlar. Bu yetenek, gözlem gücü, estetik algı ve derin bir yaratıcılıkla harmanlanmıştır. Belki de bu yüzden renklerle uğraşan insanlar, iç dünyalarını boyadıkları her yüzeye işlerler.