Çin gezim boyunca insanların hayatları ve tavırları beni derinden etkiledi. Eskiyle yeninin uyumunu, Yasak Şehir gibi tarihi yapılarla modern gökdelenlerin yan yana olduğu sokaklarda hissettim; her köşede geçmişe duydukları saygıyla bugünü yaşamaları çok etkileyiciydi.
İnsanlarla tanıştıkça, günlük hayatlarındaki disipline ve ritme şahit oldum. Sabahları parklarda tai chi yapan yaşlılar ve telefonlarına dalmış gençler, aynı ritmi paylaşıyordu. Ben de sabahları "Master" dediğimiz bir ustayla tai chi yapmaya başladım.
Bir akşam Çin operasında, kültürlerini tutkuyla yaşatan sanatçıları izledim. Eskiyi yaşatmak onlar için bir görev değil, hayatın kendisiydi.
Bu deneyim bana, Çin’in geçmişine bağlı kalırken geleceğe cesur adımlarla yürüyen iki yönlü yaşamını gösterdi.